30 Mayıs 2012

Avusturya Kampı'nın Ardından...

Oldukça önemli bir süreçten geçen milli takımı genel bir değerlendirme yapmak için son oynanan Bulgaristan maçını bekledim. Erkenden birşeyler söyleyip, kendimle çelişkiye düşmemek adına da böylesi daha doğru oldu.



İlk olarak bu üç maçlık seriye Gürcistan maçı ile başladık. Sahaya çıkan ilk 11, benim de ufak tefek farklılıklar dışında devamlı görmeyi hayal ettiğim kadroydu. Kimlerdi bunlar? Kalede Cenk, geri dörtlüde Serdar,Ömer,Egemen,İsmail, orta alanda  Nuri ,Hamit ,Sercan ,Mehmet, Gökhan  ve forvette de Mustafa. Almanya alt yapısına sahip Nuri,Ömer,Hamit ve Gökhan sahada kendilerine biçilen rolü çok iyi benimsemişlerdi. Bunlara Pektemek,Egemen ve İsmail'in istekli oyunu da eklenince ortaya koşan, saldıran ve devamlı oyun içinde olan bir takım çıktı. Kısa sürede de skoru 2-0'a taşımayı başardık. İkinci devre takım biraz gevşeyince, A.Avcı farklı varyasyonlar denemek istedi ve oyuna Arda, Selçuk ve Umut gibi tecrübeli millileri dahil etti. Oyun içinde ciddi bir farklılık gösterebildi mi milli takım derseniz, hayır derim. Sakatlanma pahasına pozisyonlarda harika işler çıkaran önemli adamlardan birisi de kaleci Cenk Gönendi. 



Finlandiya maçında ise durum biraz daha farklıydı. Rüştü'yü saymazsak geri dörtlü tamamen değişmiş, orta alanda ise son maçtan sadece Mehmet Topal vardı. İleri uçta da Burak ve Umut ikilisi vardi. Geride Semih ve Bekir seçenekleri, oyuncuları görmek açısından önemliydi. Semih ligdeki oyunundan uzak kaldı diyebiliriz. Bunda Ujfalusi yerine kontrolü daha zayıf bir oyuncu olan ve onun arkasını toparlamakta zorlanan Bekir'in oynaması da sebep olmuş olabilir. Uzun sürede Semih katkı verebilir ama şu an için biraz erken. Bekir hatalar yapıyor olsa da, Ömer ve Egemen'e iyi bir alternatif olabilir. Orta alanda ise Emre,Arda,Caner ve Mehmet Topal şeklinde çıktık. Emre her ne kadar oyun içinde faydalı bir oyun oynasa da, eskimiş yüzlerin Gürcistan maçının ilk 45 dakikasındaki isimler kadar istekli olmayışı da gözlerden kaçmadı. Bu isteksizliğin skora da yansıması bence milli takımın gelecek planlaması adına hayırlı oldu.



Son oynanan Bulgaristan maçında ise kalede Mert, geri dörtlüde İsmail,Ömer,Bekir ve Serdar şeklinde çıktık. Orta alanda ise topu iyi kullanan isimler vardı. Tunay, Sercan, Emre, Nuri ve Arda! En uçtaki isim ise Umut Bulut oldu. Aslında stoper ikilisini saymazsak, çıkan kadronun ilerde topu daha iyi kullanması ve aynı zamanda top tutabilmesi açısından doğru gibiydi. Ama aynı düşünceyi defalarca Hiddink'le de uygulayamamıştık. Umut rakiple boğuşmakla meşgulken, Nuri ve Arda yeterince yaklaşamayınca eski bildiğimiz takıma döndük. Kazanılan bir korner sonrasında da  Ömer Toprak çok akıllıca bir gol atınca skor avantajı elimize geçti. Golden sonra oyun anlamında daha iyi oynamaya başladık. Topla iyi işler yapan oyuncuların çokluğu bu süreçte avantaja döndü. Rakip sahaya oyunu yıksakta gol yollarında yine de etkili olamadık. 



İlk yarı bitmeden İsmail'in savunma yaparken yerde kalması sonucu moraller yerle bir oldu. Malesef bağları kopmuş ve nerden bakarsanız bakın 6 ay forma giyemeyecek. Bu hem milli takım adına, hemde Beşiktaş adına çok kötü bir haber oldu. İsmail'e büyük geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Umarım bir an önce iyileşir ve tekrardan hem milli takıma hem de Beşiktaş'a katkı vermeye devam eder. Abdullah Avcı şimdilik kimseyi çağırmayacağını belirtti. Caner,Hasan Ali hatta Egemenden faydalanacağını da dile getirdi. Hakan Balta'nın sakat olduğunu düşünürsek zaten başka bir alternatif yok gibi.

Maçın kalan süresinde oyuna İsmail yerine Hasan Ali,Serdar yerine de Hamit girdi. Ama asıl fark Caner ve Burağın girmesi ile oldu. İlk önce Umut'un harika pasında, Burak kaleci ile baş başa kaldı ama pozisyonu değerlendiremedi. Ardından benzer bir pası Caner'den aldı ve maçın skorunu belirledi. Caner'in bek ve sol açıktaki performansına kıyasla, orta üçlünün solundaki oyunu oldukça iyiydi. Abdullah Avcı'nın U-17 döneminde de Caner'i bu şekilde değerlendirdiğini belirtmekte fayda var.

Milli takım daha yolun çok başında ama gelen sinyaller fena değil. Oyuncuların Abdullah Avcı'ya olan yaklaşımları burada önemli. Malum taktikten çok, hocası için oynayan oyunculardan oluşan bir ekibiz. Bunun dışında gurbetçi oyuncuların takımı ciddi anlamda domine ettiği bir takım olma yolunda ilerliyoruz. Bunun faydasını kısa vadede olmasa da uzun vadede kesinlikle göreceğimize inanıyorum. Bu açıdan baktığımızda, saha içinde Ömer'in geride,Nuri'nin ortada aldıkları sorumluluklar önemli.

Bir sonraki rakibimiz ise burda sıkça değindiğim Portekiz. Turnuva öncesi Lizbonda bizi konuk edecekler. Avcı'nın söylediklerinden yola çıkarsak, bu maçta daha farklı bir taktik anlayış görebiliriz. Ataklara ne kadar hızlı çıkarsak, o derece çok pozisyona gireceğimizi düşünüyorum. Zira topu her ne kadar çok iyi kullanan bir ekip olsalarda, geri dönüşlerde ciddi sorunlar yaşıyor Portekiz. Bu maçın taktik anlayışı, sahaya çıkacak oyuncular gruptaki maçlar için fikir sahibi olmamızı sağlayacaktır. Benim aklım ise hala Gürcistan maçındaki ilk 11'de.

Kampın en iyi performansı: Nuri Şahin. Maç eksiğine rağmen, ilk defa takımın liderlik rolünü benimsemiş olması önemli.

Kampın en iyi kalecisi: 120. maçına çıkıp jübilesini yapan efsane Rüştü Reçber!

Kampın en kötüsü: Semih Kaya. Ciddi anlamda tecrübe eksikliği göze battı.

Kampın terbiyesizi: Basınla sözlü dalaşa girip ortamı bozan Volkan Demirel!

Kampın talihsizi: İsmail Köybaşı. Tekrar büyük geçmiş olsun, Allah tekrarından saklasın.

Kampın süprizi: Sercan Sararer. Artık herkes onu tanıyor ve herkes neler yapabileceklerini görmüş oldu. Benim açımdan süpriz olmasa da, çoğu kişi için süpriz oldu.

Kampın golcüsü: Burak Yılmaz. Kısa süre almış olsa da bıraktığı yerden devam ediyor.

Kampın stoperi: Ömer Toprak. Leverkusen gelişimine ciddi katkı sağladı. Ömer'i kazanmış olmamız büyük şans. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder